
Aklımda hala bizim ofisin onune gelen minik ginger renkli yavru kedide...Nasılda masum ve titrekti ,icimi acıttı resmen..Hemen sut bulup indik verdik ve tum gun o titrek bakısları gozumun onunden gitmedi...Aksam cıkarkende gordum yine ,belli oyle usumuski canım kendini park etmis duran bir kamyonun tekerinin ustune atmıs soguktan,belli açta kalmıstır ve tum gece simdi ne yapıcak diye dert ettim kendime.Hep de boyle seyler beni neden bulur anlamam , o kadar uzuluyorum ki sokak hayvanlarına hele bu soguk havalarda...
Bizim evdeki prensesin umrunda degil tabi havalar sogukmus ,dısarda diger cinsleri nasıl yasarmıs, açlarmı toklarmı umrunda degil...Kendisi yatagın en guzel yerini kapıp hergun en pahalı mamalarla beslenip hatta ve hatta kendisine ozel olarak alınmış tavukları yedigi icin bu durumları anlamaz...Sonra da kendini ne sevdirir ne dokunulmasına izin verir.Kendisi boylede nankordur.
Halbuki bugun sokaktaki oylemiydi ? Gitmeyelim diye nasıl dolandı peşimizde,okşadı,sevdi bizi...
Yarın yine gormeyi umuyorum o kediciği...Aklım onda kaldı..
Bu forograf aslında yazdan kalma birsey .Arabanın ustunde birbirlerine sarılıp uyuyan iki kediyi gorunce dayanamadan sayısızca fotograflarını cekmistim.
No comments:
Post a Comment