Monday, 27 December 2010

Sevgili bloğum ,
Seni unuttugum falan yok gercektende,biliyosun her aksam gelip bi görüyorum seni,en son ne yapmışım diye bakıyorum ama sen görüyosun ne kadar yorgun ve düşünceli oldugumu.Hayatımda hiçbir yenilik ya da anlatacagım hiçbişeyin olmaması değil ,sorunum zihnimin dalgalı olması ve onu susturamamak aslında.Aksine öyle koşturmaca içinde geciyorki hayat..İnişler,çıkışlar,arkadaşlar,iş yerinde ara sıra yaşanan  sıkıntılar,adını koyamadığın insanlarla yaşadığım ilişkiler,yeni yıl heyecanı..vs vs...Kafam dolu hemde dopdolu,ama iyiyim ve daha da iyi olucam...2011 benim yılım olucak gibi hissediyorum valla astrologların yalancısıyım..Önümüzdeki sene koc burclarını güzel şeyler bekliyomuş,bekliyorum ama hissediyorum da,iyi olucak herşey hatta nerdeyse eminim bile :)
Şimdiden herkese mutlu yeni yıllar...Yaşanan sıkıntılar hepsi 2010 da kalsın,11'e birşey getirmeyelim.Önümüz açık olsun,farkındalıklarımız en üst noktada olsun,sağlıklı olalım,işte herşey güzel olsun ,daha ne dileyelim..Her yeni yıla girerken ki aynı temenniler işte...
Hadi bu yıl unutamayacağımız kadar güzel olsun

Tuesday, 14 December 2010

Insanın hayatında onu güldüren arkadaşlarının olması ne güzel...Gülmekten çenene ağrıların girmesinden rahatsız olmaman ne güzel...
:))

Monday, 6 December 2010

Şimdi facebookta yeni bir akım var..Herkes profil fotoğrafını bir çizgi film karakteri yapıyor böylece çocuk tacizine hayır diyorlar..Elbetteki çocuk tacizine  hayır ama ben değiştirmedim .Bu yüzden kendimi kötü hissetmem gerekmiyor değil mi ? Yoksa gerekiyor mu ?

Friday, 3 December 2010

iyiki varsın

Mademki burası benim alanım istediğim gibi kullanma hakkına sonuna kadar sahibim :)

Aşağıdaki email can dostumdan gelmiş,tabiki mailin tamamını buraya yazamazdım...
Cevap yazamıyorum bile sana dostum ,sanırım burda yazını paylaşmak sana cevap olucaktır...


Birtanesi anlatıyor..dostlarını(ki çok güzel).....her koşulda yanımdalar diye....benden nefret etseler bile yanımdalar diye....
o zaman şükrettim işte.....çünkü belki sende benden zaman zaman hoslanmayabılırsın(nefret edecegını asla dusunmuyorum)ama seviyorsun beni..beni sevesin diye sevmedim aslında seni....sevilmelisin diye sevdim...ihyiyacın oldugu anlamında degıl....ben oyle hıssettıgımden dolayı.....
off seyda..ben ki aklı selim olmayan bir insanım....ben ki unutanım...benki gece gündüzün farkında degılım...
ama senı unutmuyorsam...vardır bır hıkmetı....sende oyle hısset...hıssetmezsende ne ala....ama bılıyoeum ozlıceksın benı:)
telde dedıgım gıbı....sartlar benı depresyona surukledı......sabaha kalmaz....
I LOVE YOU....

Wednesday, 1 December 2010

Keşke
 " keşke" kelimesi ağza alınamayacak kadar ağır bir küfür olsada hiç kullanamasak...

Thursday, 25 November 2010

Yine yazıyorum siliyorum,yazıyorum beğenmiyorum..Cümleler anlamsız gelmeye başladı yine...

Kontrollü olmaktan nefret ediyorum ,karsımdaki insanın gözünde değerimi yitireceğimden korkuyorum,kafamda geleceği an ve an yaşatıyorum kendime ve  bunu deneyimlememe bile izin vermeden cunku korkuyorum...
Nedir  benim bu herkesten kabul görme obsesligim bilemiyorum...http://www.youtube.com/watch?v=xF_0d30JFjA

Wednesday, 17 November 2010

And now, it's time to leave and turn to dust

Uzun depresif bir cumle yazdım sildim,cunku oyleydim-sildim  cunku yakıstıramadım kendime ,sildim cunku bana sevinçler,gülmeler yakışıyor,sildim cunku ben güçlüyüm...


Evet hayli uzun bir zaman geçmiş bakıyorum da...Bu uzun zaman içersinde muhtesem bir Fas tatilimizi de yaptık geldik biricik dostum Selin ile...Öyle güzel fotolar ve hikayelerle döndukki geri , bunlar bize daha da heves ve güç verdi bir sonraki destinasyonumuz için ve en önemlisi dostlugumuzun ne kadar sapasağlam oldugunu bir kez daha gördük...

Marakeş enteresan bir yer.Sokakları,insanları,yemekleri,kültürü,arabaları,trafiği..herşey ama herşey bizlerden ve avrupadaki herhangi bir şehirden öyle farklı ki..

Pişman değiliz iyiki yapmışız.Gitmek isteyen olup ta fikir almak isteyen olursa seve seve yardımcı olabilirim..


Alın bakalım fotolara bir bakın..




.

Thursday, 28 October 2010

Kader bir çok türe boyun eğdirir,
Kendini riske atan sadece biridir..

W.H.AUDEN


Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları kitabından...

Wednesday, 27 October 2010

Günleri iple çekmeyi,geriye doğru saymayı...özlemişim...

Marakesh ,wait for us !!!!

Sunday, 24 October 2010

Sokaklara girmekten çekinme ,hiçbir zaman bilemezsin o sokaklarda ne ile karşılaşacağını..Bazen yıllardır görmediğin arkadasına çkarır seni,bazen sana eskilerden birşey çağrıştırır ,bazen uzun zamandır yapmak isteyip te yapamadığın şeyleri yaptırır,düşündürür,bazende güzel local bir restaurant bulup balık ekmek yanında da buz gibi biranla keyiflendirir...
Bizde bugu Ö. ile aynen öyle yaptık işte..

Yolun Sultanahmete düşerse ordan kendini sal aşağı Ahırkapı'ya..Sokaklarında biraz kaybol sonra da git bu balıkçıda Ali Usta'nın elinden bir balık ye...
Muhabbeti de ekstrasıdır :)

Adres :Kesteci Hakkı Sokak no:46 Sultanahmet

Haftanın filmi...

Wednesday, 20 October 2010

No and me

Things are always more complicated than they seem.Things are what they are,and there are lots of things you cant do anything about.You probably have to accept that if you want to become an adult.We can send supersonic planes and rockets into space and identify a criminal from a hair or a tiny flake of skin,and grow a tomato you can keep in the fridge for thre weeks without it getting a wrinkle,and store millions of pieces of information on a tiny chip.Yet we are capable of letting people die in the street...

Tuesday, 12 October 2010

Sanki binlerce yüzüm ve kafamda da yüzlerce ses var ...
Hangisini kullanacağımı ya da seslerden hangisini susturmalıyım bilemedim...
Kafaları daha fazla karıştırmadan biraz uzaklaşmak en iyisi galiba...

Friday, 8 October 2010

Yağmuru sevmem,sürekli yağmur yağan ülkeyi şehride sevmem.
Yağmura inat yürüdüm ama bugün sokaklarda ,bilerek ofisten geç çıktım herkeslerden sonra kimse benimle yağmuru paylaşmasın diye.Kulağımda müziğim,donmuş ellerim ve ben karanlık sokakların arasından geçtik.Seni düşündü ben yine ,ki seni unutmak için yürümek istemiştim aslında ama olmadı yine düşündüm seni ,seninde beni düşündüğünü umarak.Rüzgara  savaş verdim yürürken,ellerimden kayan şemsiyeme güldüm,o an yanımda olsaydın dedim korurdun beni hemde bana gülerdik.Bir cafe gördüm yolda,keşke kahve içiyor olsaydık dedim senle o anda.Acaba nerdeydin ben bunları düşünürken..

Tuesday, 5 October 2010

Depresyondan daha yeni çıktm.Ayarlarımla şimdilik fazla oynamayın

Evet sonunda çıktım ,çantamı koluma takıp  gitmem lazım şimdide...

Sunday, 3 October 2010

Ahmet Umit'in Istanbul Hatırası kitabını okuyorum son zamanlarda..Once polisiye oldugundan olsa gerek,pek sanki bana gore degil diye dusunmustum ama yok değilmiş,elimden dusuremiyorum kitabı.O kadar guzel akıyoki sayfalar ,okumayan varsa deli gibi tavsiye ederim.Ama soyle bir kotu tarafı var oda kitaptan etkilendigimden olsa gerek kendimi polis gibi hissetmeye basladım :) Herseyi sorgulmaya baslamısım farkında degilim.
Cuma gecesi kuzen ve ben Pera taksi duragından taksi cevirip bindik herzamanki gibi.Tek guvendigim ve son derece kibar buldugum soforlerinden olsa gerek,ordan baska pek taksiye binmem Taksim de oldugum surece.Ilk taksiden ben indikten sonra kuzenim kendi evine devam edicekti ama eve gelip bana olanları anlatınca sok olduk tabi...Megersem bu cok kibar buldugumuz takım elbiseli taksi soforumuz aynadan bizim kuzeni kesmeye baslamıs once.Gerci bende ilk taksiye bindigimde farketmistim aynadan bana baktıgını ama tesaduf olmuş olsa gerek diye uzerinde durmadım.Ama bu salak herif aynadan kestigi ile de kalmamıs takside müziği son ses acıp hemde damardan bir sezen aksu pacasıyla yola devam etmis.Tabi aynadan hala kuzeni süzmesi de cabası.Kızcagız korkudan agzını bile acamamıs tabi adamın sagı solu belli olmaz diye.Neyse sağ salim evinin onunde inmis ama korkudan ne yapıcagını da sasırmıs.Ertesi gun tekrar Pera taksiden bindik ve sofore dun aksam olanlarla ilgili soru sormaya kalktım.Işte ilk o anda adama sordugum sorularda bile kendimi polis gibi hissettim hatta adam bile farkındaydı sorgulandığının..Taksici zavallım cok utandı,yok hanfendi bizim duraktan degildir o yabancı biridir desede anlatmalarımızdan sonra belki durak taksicisi olabilecegini soyledi.Allahtan kuzenin evindeki site guvenliginin kamerası varda ordan belki taksi plakasını alırız diye dusunduk.Nitekim site guvenligine girip kamera kayıtlarına baktık ama beni goruceksiniz bir heyecanlıyım resmen kendimi gizli gorevde gibi hissettim.Kitapta bir zeynep baskomiser var ,valla dedim ben aynı oyum galiba su anda...
Hayatımı su anda kitaptaki gibi yasıyorum sanki,bu aralar sorgudayım herkesi !! dikkatli olun :)

Wednesday, 29 September 2010

progress,not perfection

Anlar vardır,yalnız kalmak istedigin ,hic kimse beni duymasın bende onları duymayayım dersin.Kendi köşene çekilip herşeyi uzaktan izlemek istersin,kafan milyonlarca yerdedir ve o anda o kafanın nerde olmak istediğini bilemezsin,moralin bozuk gibidir ama aslında iyisindir.En diplerde yaşamak istersin hislerini çünkü.Yoga yaparken bile sadece nefesini duymak istersin,gözlerin kapalıdır,sadece ana yani nefesine odaklanmak istersin.
Ama çevrendeki insanlar öyle alışık değildir ki senin bu hallerine ,bir sorun mu var deyip yanına gelirler...
Sorun yoktur aslında,yalnızca beni benimle bırakın demek istersin onları kırmadan ama yapamazsın...

Friday, 24 September 2010

...and i dont know why ?

Thursday, 23 September 2010

Neden yarın aksam katılmam gereken bir sünnet düğünü ve arkasından da pazar günü bir düğün olur...
Ya beni kasıyo nedense boyle resmi seyler,göbek atmalar,kalk hadi sende oyna diye ısrarlar,alkışlamalar,iğrenç düğün pastaları vs vs..ufff çok aykırı benim doğama çoookkk :(

Monday, 20 September 2010

Eylül seni yılın en hızlı ayı seçtim...

Gunler acaba banamı cok hızlı geciyor gibi geliyor yoksa herkes benimle aynı fikirdemi..Belki de oyle busy imki son zamanlarda zamanın nasıl gectigini bile anlamıyorum galiba...
Inanamıyorum tatilime bile şunun şurasında 2 aydan az bir zaman kaldığına...
Tatilimde ben kırmızı şehir Marakeşte olucam  arkadasla yani Fas'ta..Biletler tamam ,biraz once de otel rezervasyonu icin email attım,onumuzdeki ay pasaportu da uzattıkmı tamamdır ,sonra bekle bizi renkli sehir...Cok fena planlarım var seninle ilgili :)

Tuesday, 14 September 2010

Evet
Farkındayım uzun zamandan beri bloglamayalı ,
Farkındayım boynumda ve sırtımda cıkan o saçma sapan minik sivilcelerin stresten,yorgunluktan,düzensiz beslenmekten dolayı oldugunu.
Farkındayım artk ofiste eskisi gibi verimli olamadığımı ,o saatlerin gecmek bilmediğni
Farkındayım bu aralar ne kadar çok sigara ictigimin
Farkındayım ne kadar kahve tükettiğimin
Farkındayım her şeyi ertelediğmin
Farkındayım ve aslında senden önce farketmiştim birbirimize uygun olmadığımızı,ikimizin de istekleri vardı ve birimiz bile alttan almayı kabul etmedik,farkındayım..
Ve yine farkındadayım konuya bir başlık atamadığımın...

Farkındayım herşeyin ,buda güzel birsey ama değil mi ?

Tuesday, 7 September 2010

It was nice to see you2


Ben pk dinlemem aslında U2 ama az cok mırıldanmışlıklarım vardır şarkılarını.Özellikle Ingiltere'de yaşadığım dönemleri çok hatırlatır bana kendileri.Çevremdeki herkes çok severdi onları falan filan...

Malum aylar öncesinden biliyoduk ülkemize teşrif ediceklerini ,her ne kadar çok fena bir U2 fanı olmasamda o konserde olmayı çok istemiştim ama öyle manyak paralar verecek kadar da çıldırmamıştım doğruyu söylemek gerekirse.Ptesi günü her zamanki gibi ofiste sıkılırken çalan telefonda kuzen :"Pink ,U2 konserine gitmek istermisin ya elimde 2 tane bilet var da." demez mi ? Bende tabi bi hönk durumu o anda ,anlayamadım çünkü ciddi olup olmadığını ilk başta:) Kuzen çıldırdınmı aklını peynir ekmekle mi yedin demek istedim ama kararından vazgecer diye ağzımı açmadım.Kuzen olukça tatlı bir kızdır ama hayatta işi gücü olmaz böyle konser monser falan.Onun için önemli olan ayakkabılardır,kıyafetlerdir falan filan.E koca bir kitaplığı ayakkabı dolabına çeviren bir insandan bahsedince U2 konserinde çılgınlar gibi danseden bir profil insanın aklına gelmiyor değil mi ? Neyse , kuzen manyak şekerdir ,canımdır ciğerimdir o ayrı mesele :)
Bende taktım koluma minik kuşumu gittik konsere.Aman ne yoldu o öyle,bitmek bilmedi resmen..Servisleden inip çevreyolunda konser alanına doğru yürümeye çalışan kalabalık insan topluluğunun peşinden attık kendimizi yollara..Tam tamına 5 km falan yürüdük ve vardığımızda da saat artık 10.15 olmuştu ve alt grup Snow Patrol'u kaçırdığıma üzülürken tribündeki güzel yerimizi görünce yüzüm gülümsedi hemen...Konser güzeldi,şarkılar güzeldi,verdikleri mesajlar iyiydi,davulcu hala çok yakışıklıydı-maşallah amcama-,ama o yuhlamalar falan neyin nesiydi derseniz bence saçmaydı..İlla konu dönüp dolaşıp siyasete gelmek zorunda sanki...Yuhlamaları sevmedim ama allahtan Bono bu duruma oldukça alışık olsa gerek "neyse o halde o muhteşem köprünüzden bahsedelim o zaman dedi ve konuyu oldukça profesyonel bir şekilde geçiştirmeyi başardı.Ha bu arada Zülfü Livaneli'de gecenin güzl bir sürpriziydi bence,herkes tek bir ağızdan yiğidm aslanım burda yatıyor derken tüylerim ürperdi resmen...

Uzun ve cok yorgun bir geceydi ama şarkıları kulaklarmızda mest ola ola döndük evlerimize sağ salim...
Bir daha gelin , hep gelin...

Saturday, 4 September 2010

busy busy day !

Uzun bir zamandan sonra gece alarmımı kurmadan yatıp saat 11.30 da kalktım oda telefon gelmese kıpırdamayacaktım belkide..Yogaya da gitmedim bu sabah cunku uykunun bedenime daha iyi gelecegini düşündüm.E birde bugün yogun bir gun olacagı için dinlenip kendimi dışarı atmak daha mantıklı olucaktı.
Ben bugün body world sergisine gidiyorum ,sonunda !ordan aksam arkadaşların evine gitmeden öncesinde ayrı arkadaşı görmem gereken bir zama ayarlamam lazım..Ahh çok yoğunum çookkk..Beni yakalayana aşk olsun :)

Sunday, 29 August 2010

git başımdan melankolik

Bugün çok hüzünlüydüm..Hüznüm daha cumartesiden başlamıştı aslında..Sabahında meditasyon ve 1,5 saatlik yogadan çıktıktan sonra bile kendimi iyi hissetmiyordum zaten.Eve geldiğim gibi de zaten uyuya kalmışım üzerimeki kıyafetlerimi bile değiştirmeden hemde...Gündüz uykusu adamı sersem edermiş ,bunu da öğrendim...Gece uyuyamadım,balkonda kuzenlerle çekirdek,kahve,muhabbette sarmayınca dedim 1 dk sende birseyler var...
Bugünde hazır hava mis gibiyken çıkayım bir hava alıyım hem fotoğraf çekerim dedim ama yok ,oda işe yaramadı...Ne fotoğraf çekebildim,ne görmeyi umduğum insanları görebildim,yapayalnızdım tüm gün..Ve nasıl hüzünlendirdi bu beni bir bilsen blog..
Yeni bir mekan açılmış,yemek yerim dedim dışardaki masalarında..Hazır 2 hatun yemeklerini bitirmiş kalkarlarken bende otururum diye umud ediyordum ama yanıma yaklaşan çocuk pardon biz biraz kalabalığız da ,hani izin verirseniz gibi birşeyler soyledi.Ağlamamak için kendimi zor tuttum desem..Zaten deli gibi yalnızlığımdan yakınırken çocugun söyledikleri nasıl koydu bilseniz.Sinirlendim ,napıyım..Kalktım bende bizim şimdi cafe'ye yolumu çevirdim..Seviyorum ben orayı ya !Gelir gelmez filtre kahve ? diye sormaları bile nasıl hoşuma gitti.Hep filtre kahve içtiğim için...Tek başıma oturdum dışardaki masada,ıspanaklı ve yogurtlu corba arkasından keçi peynirli salata ve 2 bardak çay ictim,gelen gidene bakındım,kiap okudum,düşündüm,düşündüm,düşündüm...
Eve gitmek istemedim daha..Ne yapsam,ne yapsam derken ..hmm sinema ! gerci vizyondaki izlenebilecek tüm filmleri izlemistim ama birde ölümsüz filmine şans veriyim dedim ,aldım 7 seansına biletimi..Oncesinde babel cafede bir kahve içip filmimi izlemeye gitim arkasından..2 çift ve ben :) çıldırıcam sandım !!!Bütün çiftler beni takip ediyodu bugün galiba :)

Evdeyim şimdi...Bilmem kaçıncı kez Nouvelle Vogue'un in a manner of speaking sarkısını dinledim durdum,ondan da sıkıldım...Bugün sıkılma günüm anladım...
Yazasım bile yok...1 saattir ekran bana ben ona bakıp duruyoruz.Birde üstüme Sade geliyo ,fena halde...

Thursday, 26 August 2010

İzin vermiştik birbirimizin gitmesine,hani yok olmayacak birsey demistik artık bundan sonra...
Ben hala seni düşünürken aslında hayatından gidiyordum ...
Ne yaptıgımızı sende bilmiyosun ama degil mi ? Aynı benim gibi..
Ne kadar allahın cezası oldugumuzu soyluyoruz birbirimize...
Iyi peki,biraz daha kal o zaman...
Beni üzeceğin zaman haber ver ama olur mu ?

Wednesday, 25 August 2010

my brain is in million places..

Çok geç yatmanın cezasını sabahlar çok fena çektiriyor bana.7.15 alarmında hiç bir zaman kalkamadığım için telefonun snooze modu imdadıma yetişiyor.Ama oda geçen sabah beni kaldıramadı ve gözlerimi açtığımda 8.20 idi yani 10 dk sonra ofiste olmam gereken saatten 10 dk önce :)
Ben bugünlerde bi dalgınımki akıllara zarar valla..Para verip üstünü almıyorum,ofiste tuvalete gidip 2 dk kestiriyorum,metroda uyuya kalıp inmem gereken duraktan bir sonrakinde iniyorum,ofiste verilen işleri geciktiriyorum,çalışmak istemiyorum,ne yapmak istediğimi bilmiyorum...
Sen aklımı koru yarab ! :)

Tuesday, 24 August 2010

Özelim,güzelim,akıllıyım,ne istediğimi biliyorum,neyi beklediğimi biliyorum,kendimi seviyorum,bedenimi seviyorum,ruhumu seviyorum,seviliyorum,eğleniyorum,keyif alıyorum...
aferin bana ! :)

Friday, 20 August 2010

Gitmekten vazgecti galiba...dönüyor...ve ben napıyorum bilmiyorum bile...

Monday, 16 August 2010

Teşekkür ederim...

Rüzgar gibi girdin hayatıma seni hiç beklemediğim bir anda .Hatta uzun zamandan beri beklediğim kişinin sen olduğundan bile emin değildim ama neye şans vermek istedim onu da bilmiyorum ki,sanamı kendime mi ? İhtiyacım vardı belkide o kurduğun süslü cümleleri duymaya çünkü bana kendimi oldukça iyi hissettirmiştin,uzun zamandan beri bu yakınlığa ihtiyacım olduğunu da hissetmiş olmalısın ki geldin hayatıma ama sonra da belki korkup gittin,yok yok kızmadım sana.Gittikçe yerin dibine gömdüğüm o kendime güvensizliğimi açığa çıkardın,artık ne "istemediğimi" anlamama yardımcı oldun..
Sana teşekkür ederim,iyiki geldin ve gittin...Şimdi çok daha iyiyim...

Tuesday, 10 August 2010

Veee sonunda muradıma erdim ve Holga makineme kavustum.Ingiltere'de yasayan 2 cok sevdigim arkadaslarım benim yerime siparis verip evime kadar postaladılar makinayı...Oyle mutluyum ve heyecanlıyım ki ve tabiki biraz da endişeli aslında cunku daha once boyle bir makina hiç kullanmamıstım,işin kötü tarafı yakınlarımda bu makinayı tanıyan ya da kullanan da olmadı.Internette onceden cok arastırmalarım olmustu ama eline kendi makinanı alınca durum daha da ciddileşiyor galiba.Makinanın filmleri,banyosu vs..bir kac sıkıntısı var  tabi ama çıkan renk sonucları görünce eminim bunca zahmete katlanmaya değdi diyecegim.

Monday, 2 August 2010

Neler oluyor hayatımda son 2 gundur...Napıyorum ,kiminleyim,az rastlanan tesadüflerin şerefine bardağımı kaldırıp muhtesem Istanbul manzarasını tepeden birlikte izlediğim o adamda kim,nerden çıktı?

Sunday, 1 August 2010

"Belki birlikte olmalı,hatta birlikte yaşamalı,hatta ve hatta evlenmeye cesaret etmeliyiz,bu mucizenin ne olduğunu beraber görmek için.."diye devam etti Ömer ya da masada Ömer'e benzeyen biri.Bu noktada kaybedecek birşeyi olmadığından ekledi :"Tıpkı bütün aşıkların yaptığı gibi."
Gail ilk başta ancak anlaşılmaz bir ses çıkarabildi."Aşıkların yaptığı gibi mi dedin...?!"
Herkes bundan sonra gelecek olan lafın korkusuyla ,Gail'in merhametsizce soğuk bir tepki vererek Ömer'in billur kalbini bin parçaya böleceği endişesiyle durakladı.Ne var ki patates harçlı mantar krepini nihayet yuttuğunda Gail'in fırın ağzından sadece şu sözler çıktı:"Bende seni seviyorum."

Saturday, 31 July 2010

Son zamanlardaki sakin yaşantım o kadar keyif veriyorki,bir yerlere koşturmaca derdim yok,açıklama yapma zorunluluğum yok,huzurluyum,saglıklıyım ve kendime konsantreyim.

Son 3,5 aydır yoga yapmamla basladı bu huzur süreci sanırım.Haftanın 5 günü stüdyoda ter atıyo olmak beni bambaşka boyutlara getirdi,inanın.Haftada 5 gün fazla değilmi diyeceksiniz ama iş çıkışı yapacak daha iyi bir işim olmadığından nefesimi yani anı hissediyor olmam bana çok şey kazandırdı.

Yaz için hiç bir plan ortada  yokken ve ofiste yine sıkıldığım bir gün hadi haftasonluğuna Assos'a kaçalım dedim ve yarım saat icinde pansiyon,bilet işini hallettim.Hiç sorgulamadan,araştırmadan sadece bir "haydi" dedik.Haftaya bugünlerde sanırım Assos'un o huzurlu havasını ve esintisini iliklerime kadar hissediyor olacağım...

O kadar da uzun zaman olmuşki yaz tatili için alışveriş yapmayalı ama onu bile hemencecik hallettik bugün.Bikiniler hazır,güneş kremleri tamam,kıyafetler biraz önce dolaptan çıkarıldı yıkanmak üzere,tatilden önceki son haftaya sıkı bir diyetle başlandı :)
İşte herşey bu kadar çabuk oldu ve herşey tamam,hazırız..bekle bizi  Assos :)

Sunday, 25 July 2010

itina ile refakatçi olunur :)

Bu hafta sonu canım dostumun yanındaydım hastanede.Kucuk bir operasyon gecirdi gerci kucuk gibi gorunen o lanet nasırların ayaktan cıkması tam 3 saat sürdü o yuzden kucuk derken ki kastım aslında cok da önemli bir ameliyat olmamasıydı.Neyseki cok sukur basarılı bir sekilde ameliyat 3 saatin sonunda bitti,biz akşamında eve döneceğimizi beklerken birde baktık ki aslında gece orda kalmamız gerekiyormus e malum narkozlu bir sekilde hastaneden ayrılmak olmazdı hem arkadasımı da yapayalnız bırakamazdım o kucucuk hastane odasında.Bak yine kucucuk dedim ama oda beni cok yanılttı aslında :) cunku o kucucuk oda icinde inanılmaz keyifli 1,5 gün gecirdik.Refakatci oldugumu unutup bir an acaba tatil koyunde falanmıyız hissi bile gelmedi degil.Odada televizyonumuz,mis gibi 3 öğün yemek,sınırsız cay,kahve(türk kahvesi bile dahildi pazar kahvaltımızdan sonra,düşünün artık) bide üstüne kafaya aldığımız hemşirenin odada sigara içmemize izin vermesi şenlik yarattı :) biliyorum hata ettik,yapmamalıydık,orası bi hastane ama topu topu 3 odası olan butik bi hastane ve birde yatılı kalan sadece biz olunca bide hastanenin başhekimi gece ayrılınca pöfür pöfür sigaralarımızı içtik klimalı odamızda mis gibi :))
Her ne kadar canım arkadasım haftasonumu mahvettiğini düşünse de ben dinlendim ,inanmıcaksınız ama gercekten relax bir haftasonu gecirdim hemde hastanede :) arkadasım narkoz etkisiyle uyurken bende tüm haftanın yorgunluğu ile 12 den önce sızmısım.
Sonra düşündüm acaba en son nerde klimalı bir odada uyumus,yemegim kahvem,çayım istedigim an önüme gelmiş bir zaman geçirmiştim hatırlayamadım :)

Monday, 19 July 2010

Ailesi ile birlikte yasayan mutlu mesut bir insanım ben hani yediği önünde yemediği arkasında durumlarından.Pek hatırlamam tek basıma ya da arkadaslarımla ayrı bir eve cıkma gibi bir  isteklerimin oldugunu cunku bendeki anne baba baska türlü bişey,bana tüm imkanları sunan muhteşem ev arkadasları gibiler.Son derece rahatım onlarla,karışmaz etmezler,beni anlar,her zaman destekler ve beni cok severler.

Cumartesi sabahı tatile gönderdik kendilerini hatta su anda Asos'ta keyifteler bense burda bunalmıs,yorgun,pazartesi günü mağduru ve perdede en ufak bir kıpırdamanın olmadığı bunaltıcı bir sıcağın ortasındayım.

Bizimkiler yola cıkmadan once kara kara düşünüyodum o benim hic elimi sürmediğim ev bakımını,bulasığı,camasırı,kedileri beslemeyi,camları kapıları sabah aksam kontrol etmeleri,ütü yapmayı,buzdolabında bozulmus yiyecekleri kontrol etmeyi,aksam işten eve gelirken ekmek -su almayı unutmamayı...vs.Ama anladımki oluyomus,bunları yapabiliyomusum megersem ben yahu.Belki bunun sadece 1 haftadan ibaret olması beni rahatlatan ,belki bunu bir ömür boyunca yapmak zorunda olacağımı bilsem biraz sıkıntı yaratabilir belki bilemiyorum ama şu ana kadar pek de ters giden birsey olmadı.

Demekki burdan çıkaracağım ders, ben aslında aşırı tembel bir insanmışım :) ya da daha iyimser olalım iş başa düşünce tıpış tıpış yapabiliyomuşum herşeyi hemde kimseye ihtiyaç bile duymadan.

Şimdi bu yazıyı okuyan arkadaşlarımın mutluluktan gözlerinden yaşların geldiğini gözümün önünde canlandırır gibiyim :)) Evet arkadaslar bende ev hanımlığı potansiyeli varmış..

Kahveye de beklerim ,buyrun :)

Sunday, 11 July 2010

Deniz hamile :))

Coooookkkkk mutluyummmmmmmmmmm !!!

Saturday, 10 July 2010

Taksiye binip şoföre" merhaba ve filanca yere "dedikten sonra radyosunda çalan güzel müzik eşliğinde yolculuğumuz başladı ve ikimizde tüm yol boyunca hiç konuşmadık ,belli oda benim gibi yağan yagmurunun keyfini o güzel müzik eşliğinde tatmak istemiş.Trafikten dolayı yolculuğumuz uzun sürse de ikimizde sıkılmadık aslında ve ben ne oldugunu bile anlamadan birde baktım kapımın önündeyim..
Yol tarifini başından beri taksiciye vermediğimi hatırlamam ve yaşadığım kısa bir şaşkınlığın ardından taksici beni daha önce de evime bıraktığını ve beni hatırladığını soylemez mi :).Güzel bir tesadüf değil mi bu ? :)


Tesekkur ederim sofor bey :)

Thursday, 8 July 2010



and inside my bones...
Hayat ne tuhaf.Bazen güzel sürprizlerle seni mutlu ediyor hiç beklemedğin bir anda, bazen de hersey tam yolunda gidiyor derken seni vuruyor bam diye,aniden...

Ofiste cok sevdigm bir kız arkadasım var.Babası uzun zamandan beri hastaydı,aylarca hastanede kaldı,bacağı kesilmişti 1 yıl önce sigara içmekten sonra kangren oldu,öbür bacağını da kesicez dediler ama olmadı hastaneden çıkarıldı,evinde istirahat ediyordu artık.Tamda  ne güzel tatile çıkmıştı geçen hafta kızıyla beraber ,biraz iyi vakit gecirmek istemisti.Daha dün arkadasıma baban nasıl diye sordugumda "iyi" demişti,halbuki oylesine bir soruydu benimki,tabiki babası iyi değildi biliyodum ama bu sabah ofise geldiğimde babasının ölüm haberini duyacak kadar hazır olmadığımı farkettim...
Bugün bütün gün arkadasımı düşündüm durdum,ne hale gelmiş olabileceğini gözümün önüne getirdim,gülümseyemedim  uzun bir süre,çok üzüldüm,hala da öyleyim.

Monday, 28 June 2010

esnekliğin de bir sınırı olmalı

Omurgam uzasın derken sanırım bi yerlerime hasar verdim bu aksam.
Sağa doğru bir twist hareketi ile sol üst bedenimde fena şeyler yaptım galiba.
Ağrı var ! pöfff

Sunday, 27 June 2010

i feel safe in the darkness



Bir anons gelsin ,beni çağırsın ,sonra ben koşa koşa atlıyım uçağa ve gidiyim..nolur gidiyim...

Wednesday, 23 June 2010

He gave me a silver ring


But I turned away

And he heard me say,

"Oh, he doesn't, he doesn't understand

I don't need riches to make me care;

Just a ribbon for my hair..."
Onlarca mail var cevaplanması gereken,gorulmesi gereken aranması gereken diğer  insanlar,okunması gereken kitaplar,duzenlenmesi gereken dosyalar,evraklar vs..Ben butun bunlar icin yeterli zamanı ayırdıgımı dusunurken aslında hicbirini dogru duzgun yapamadıgımı ve surekli hep aynı seyleri yaptıgımı farkettim.Simdiye kadar sıkıldıgımın bile farkına varamamıs olmam cok acı aslında ama neyseki sonunda anladım .Yaza,yagmura,ana kendimi teslim edip planların değişmesine izin veriyorum ..

Daha once de dedigim gibi yoga hayatıma bir girdi ,cıkamadı,mutsuzmuyum -hayırrrr elbette.
Daha önce soranlar icin de adresi burda veriyorum tekrar  ,ben haftanın nerdeyse 5 gunu burdayım,sizde gelin hep beraber keyiflenelim :) soru varsa eger lutfen mail atın..


Tuesday, 22 June 2010


keske aklımdan gecen herseyi ama herseyi sana anlatabilseydim.
keske
keske guvenebilsem kendime
keske daha cesur olsam

Monday, 21 June 2010

ben aslında yalnızlıktan korkmuyorumki..benim asıl korktıgım birileriyle yalnız kalmak
anladınızmı simdi?

Sunday, 20 June 2010

In heavens name why are you walking away ?

Dusunuldugu kadar karmasık degil hersey,inan.
Hadi bırakalım ve beraber yasayalım şu "an"dedikleri şeyi...